Okul Gemisi mi? Değil, Deneyim Gemisi
Denizcilikte bir Okul Gemisi kavramı vardır. Bir zamanlar tamamen yelkenli olan okul gemileri. Genellikle deniz subayı yetiştirmek için kullanılmışlardır ve bazı ülkeler hâlâ sürdürmektedir bunu.
Okul gemisi değilsek de bir gezi teknesi de değiliz. Hep birlikte götüreceğiz bu yelkenliyi. O yüzden illa ki denizcilik eğitimi olacak.
Asıl amacımız doğayla buluşmak. Bu anlamda bir okul gemisine benzeyeceğiz ama deneyim gemisi daha doğru bir tanım. Çünkü bir şey öğretmek değil de yaşayarak öğrenmek.
Kayık, burada yaşayacağımız deneyim üzerinden denizi, doğayı ve en önemlisi de bedenselliğimizi ve bunun üzerinden de yerküreyle olan bağlantımızı tanıyacağımız, irdeleyeceğimiz bir mekan olacak. Yaşadığımız dünyaya, kendimizi merkeze koymadan daha ekolojik bakmayı yaşatarak anlatacak bir ortam.
Seyirler ve Yürüyüşler
Bir okul gemisi veya deneyim gemisi olarak üç farklı seyir kategorisi düşündüm kayığımız için. Bunlar ticari seyirler değil. Kapitalist bir örgütlenme değiliz. Ama bir şekilde kaynak da yaratmamız gerekiyor. Seyirlerimiz sadece destekçilerimize açık olacak. Mantık basit. Desteklere karşılık seyirler. Bir tür takas.
-
Doğa ve Keşif Seyirleri - Ekolojik Yaşam Seyirleri: En favori seyirlerim. Ekolojik yaşam felsefesi seyirleri. Doğaya gideceğiz. Basit bir doğa ziyareti şeklinde değil. Ayrı düştüğümüz doğayla bedenimiz üzerinden yeniden bağlantıya geçmek için gideceğiz. Yerküreye hem eylemsel hem de felsefi yaklaşmak.
-
Denizcilik Seyirleri: Geleneksel denizcilik kültürü. Doğal ve bedensel denizcilik. Seksen yıl öncesini yaşatan motorsuz bir yelkenliyle seyir yapmayı öğrenecek, bunun keyfini yaşayacağız. Bazen de sadece belli konular üzerine denizcilik ve yelken armaları araştırmaları yapmak için denize açılacağız.
-
Kültürel Seyirler: Bu seyirleri her iki kategoriyle de pek ilgilenmeyen ama yine de bu motorsuz yelkenli deneyimini yaşamak isteyen destekçilerimiz için düşündüm. Yöremiz doğasını ve tarihini tıpkı orijinal mavi yolcuların 1940'larda açıldıklarına benzer bir yelkenlide keşfedeceğiz.
Daha ayrıntılı açıklamalar aşağıda. Yeni seyirleri etkinlikler sayfamızda ilan edeceğiz.
Doğa ve Keşif Seyirleri - Ekolojik Seyirler
Hedefimiz, insanın on binlerce yıl doğayla var olmuş bağlantısı. Doğaya bunun için gideceğiz. Bedenlerimizi doğa ve yerküreyle buluşturmak için.
Bu bağlantının kopması bugün modern yaşam dediğimiz krizi yaratmıştır. Asıl kriz bu. Sürekli mutlu olmaya çalışmak ama bir türlü olamamak, daimi doyumsuzluk hali.
Doğa deyince dışımızda olan bir şey gelir aklımıza. Kentlerimizin, uygarlığımızın dışında. Oysa o aynı zamanda içimizdedir. Doğadan geliyoruz. Bedenimiz doğanın ürünü.
Dolayısıyla doğaya gitmenin ilk adımı bedenimizle, yani içimizdeki doğayla tanışmak. Bedensel olmalı, bedenlerimizle yaşamalıyız. Ama bu bedeni evrildiği ortama, yani o "dışımızdaki" doğaya götüreceğiz. İki parçayı birleştireceğiz.
Kollarımızı, bacaklarımızı, kafamızı kullanacağız. Yürüyeceğiz, tırmanacağız, gözlemleyeceğiz, dinleyeceğiz, bakacağız, koklayacağız. Eşyasız, teknolojisiz, bedenlerimiz ve zihinlerimizle baş başa.
Fiziksellik, bedenlerimizi kullanmak, bedenlerimizle bunu başarmak. Mistik bir içe kapanma değil, bedensel bir dışarıya açılma, yerküreye açılma. Kayık, içimizdeki doğa ile dışımızdaki doğa arasındaki köprü. Bedenimizle yerküre arasındaki ilişkiyi ve uyumu gösterecek, kuracak köprü.
Doğa ve Keşif Seyirlerimiz bedensel olduğu kadar düşünsel, yani felsefi bir eylem. Bir bütün olarak yerküreye empatik yaklaşmasını öğreneceğiz. Yerküresel ortaklık ve paylaşım. Yelken seyri ve doğa/dağ yürüyüşlerine ek, kayıkta veya kıyıda ateş etrafında doğa, yerküre ve insan üzerine sohbetler de edeceğiz.
Denizcilik Seyirleri
Geleneksel denizcilik, yani bedensel ve doğal denizcilik. Çıtayı yükseltmek isteyenler için. Amaç, motorsuz ve teknolojisiz yelken denizciliği kültürünü yaşamak.
Çeşitli atölyelerimiz olacak. İlk önce dil. Zengin bir denizcilik dilimiz var, onunla başlayacağız. Denizcilik bağları, halat örmesi, kasa yapması, makaraları sapanlama, palangalar, arma kurma ve bakımı.
Kayıkta yaşayacak, birlikte çalışacak ve paylaşacağız. Yelken açıp toplayacak, gerekirse direğe çıkacağız. Her şey kol gücüyle. Ne ırgat ne de vinçler. Sadece makara ve palangalar.
Dümen yok, yeke var. Pusula ve harita. Bazen de sadece doğayla yön bulacağız. Geceleriyse yıldızlardan. Havayı, bulutları, dalgaları öğreneceğiz, deniz ve rüzgar patikalarıyla tanışacağız.
Kısacası bedensel denizciliği doya doya yaşayacağız.
Bodrum'dan Vapora Kaptan'ın tırhandili. Küpeştesinde saitası. Muhtemelen 1940'lar veya biraz öncesi.
Kültürel Seyirler
Her iki kategoriyle de ilginizi çekmiyor ama yine de kayıkla denize mi açılmak istiyorsunuz? Kültürel seyirler. Çok daha az fiziksellikle deniz ile doğa ve tarihi birleştiren seyirler.
Yine yelken açacağız ve yine sizden çok daha sınırlı da olsa bu seyir deneyimine katılmanızı isteyeceğiz. Demirleyeceğimiz koylarda da doğa yürüyüşleriyle çevreyi ve burada karşımıza çıkacak kalıntıları keşfedeceğiz.
Biraz 1940'larda motorsuz bir şekilde denize açılmış Halikarnas Balıkçısı ve ilk mavi yolcular gibi olacağız. Yürüyüşlerimizi kültürel ve tarihsel sohbetlerle zenginleştireceğiz.
Bazen arkeoloji, antropoloji ve tarih eğitimi almış ben, bazen de yine aynı şekilde başka donanımlı konuklarımız dahil olacak bu sohbetlerimize. Bazen de tek bir tema üzerinde daha yoğun entelektüel atölyeler de olabilecek.
20. yy başında Çanakkale civarında bir sakoleva. Foto Naftotopos sitesinden.