1930'larda Bodrum limanında yelkenli iş kayıkları (Foto: Ali Şengün Arşivi)
Projenin Esin Kaynağı: Geleneksel İş Kayıkları
Projenin bir esin kaynağı Bodrum ve Ege'nin artık var olmayan geleneksel iş yelkenlileri ya da yerel deyişle gayıkları ve onların arasında da özellikle biridir. Bu sayfa onun yeniden keşfinin öyküsü.
Geleneksel iş yelkenlileri makine döneminden önceki yelkenli kayık ve teknelerdir. Artık bunlardan ne bizde ne de komşu Yunanistan'da kalmıştır. Özgün gövdelerini korumuş ama makineli tek tük örnekler dışında. Ama projenin konusu bunlar değil, özgün halleriyle iş yelkenlileri ya da kayıklardır, artık sadece fotoğraflarda görebildiğimiz yelkenliler.
Bir fotoğrafla başladı bu proje diyebiliriz. 1980'lerin başında tesadüfen karşılaştığım kartpostala dönüştürülmüş eski bir fotoğrafla. Hemen olmadı her şey elbette. Yıllar geçti ama sonunda bu sakoleva tırhandil projesi çıktı ortaya.
Başlangıç
Bu iş yelkenlileri, eski fotoğraflar ve onları anımsayan birkaç yaşlı denizci dışında tamamen silinmişti toplumsal bellekten.
İlk fotoğraflar 1980'lerin başında belirdi. Hatırlıyorum, bu tarihlerde ilk kez Cingöz Kırtasiye'de karşılaşmıştım böyle birkaç fotoğrafla ve hemen birer tane satın almıştım. Hâlâ duruyorlar.
Uzun süre çok fazla fotoğraf yoktu Bodrum'un bu eski yelkenlilerine dair. Son yıllarda özellikle Ali Şengün gibi eski fotoğraf koleksiyoncuları sayesinde bu sayı artmış, bazı çok değerli fotoğraf çıkmıştır.
Bu süreç sırasında önemli bir dönüm noktası 2011 yılında açılmış Bodrum Deniz Müzesi'dir.

1980'lerde satın alınmış ilk fotoğraf. 1930'lar Bodrum Limanı.
“(…) Bodrum limanı kısır sayılmazdı. Elli, altmış tonluk paraçetalar ve tirhandillerden tutunuz da, sürü kemanbaş ve baltabaş kayıklar dalgalarda oynarlar.”
Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün
Kırk civarında yelkenli modeliyle açılmıştı müze ve bunların arasında çok sayıda 1930 ve 40'lara ait yelkenli vardı.
Bu modellerin ardındaki kişi, Bodrum'un artık aramızda olmayan sayılı tekne ustalarından Ali Kemal Denizaslanı’dır. Yaşlı denizcilerden, fotoğraflardan ve kendi anılarından yararlanarak yapmıştır bunları.
Fotoğraflar ve müzedeki modeller sayesinde Erken Cumhuriyet dönemi Bodrum kayık ve teknelerine dair kaba bir çerçeve çıkmıştı. Ama neyin ne olduğunu anlamak ve yelken armalarını çözmek için bunu daha geniş bir çerçeveye oturtmak gerekiyordu.
Bu da Yunanistan'daydı. Komşunun çok daha zengin fotoğraf arşivleri ve müzelerindeki bilgiler sayesinde bir anda Bodrum yelkenlileri sırlarını vermeye başlamıştı.

Ali Kemal Denizaslanı Bodrum Deniz Müzesi için yaptığı modellerden biriyle.
Sakolevalar

Bu araştırma sırasında bir iş yelkenlisi özellikle dikkat çekmişti: Sakoleva yelkenli tırhandil.
Sakoleva artık hiç bilinmiyorsa da, Ege'nin antik çağdan beri var olmuş en eski yelken armalarındandır.
Tırhandilse ilk kez 1600’lerin ortasında belirmiş bir gövde biçimidir. Biraz daha eski olabilir kökeni ama kıç bodoslaması ve dümeninden ötürü başlangıcı 1200-1300'lerden geriye gidemez.
Bu ikili, tırhandil gövde ve sakoleva arma, muhtemelen tamamen Ege'ye özgüdür.
Soldaki resimde sakoleva armanın en basit türü var. Bu arma daha büyük tırhandil ve çırnıklarda çok daha karmaşık olabiliyor. Direk sayısı artıyor, sakolevaya ek kare yelkenler ve floklar geliyor.
En basit sakoleva yelken arması. https://www.cherini.eu/etnografia/CPE/06-Grecia-Sacoleva.jpg
Peki Bodrum'da da olmuş muydu bu sakoleva arma yelkenliler? Evet, on dokuzuncu yüzyıl fotoğraflarında kesinlikle. Fazla fotoğraf yok ama olanların neredeyse hepsinde demirli sakolevalar görülüyor ve bunlar öyle ufak balıkçı piyadeleri de değil. Kare yelkenleri de olan melez armalı orta boy sakolevalar.
Aşağıdaki 1856-59 tarihleri arasında çekilmiş fotoğrafta, Bodrum limanının kale tarafında en az iki sakoleva görülüyor. Biri büyük, biri ufak. En soldakinde çapraz sereniyle sakoleva yelken apaçık gözüküyor. Hemen yanında serenlerine sarılmış iki de kare yelken var. Bir gabya sakoleva.
Diğer iki ya da üç yelkenlinin ne olduğunu söylemek zor; sadece kare yelkenleri görülüyor. Ama en sağa, kuleyle denizin birleştiği yere baktığımızda, çapraz sereniyle daha ufak ikinci bir sakoleva var.

Bodrum Kalesi'nden bakıldığında limanda sakolevalar. 1850 yılları. Beazley Archive - University of Oxford, Newton's Expedition
Daha geriye de gidebiliyoruz.
Osmanlı'ya 1776-1792 tarihlerinde Luigi Mayer adlı bir ressam gelmiş. Britanya Elçisi Ainslie'nin desteğiyle çeşitli kentleri resmetmiş. Bodrum'u da.
Sağdaki Bodrum tablosunun sağ kenarında büyük bir sakoleva var. Solda ileride de bir veya iki ufak sakoleva daha var. Hem yelkenli hem de kürekliler.
Bu resim yapıldığında tam orada bu sakolevalar var mıymış bilemeyiz ama sonuçta tabloda ayrıntılı bir sakoleva arma kayık görüyoruz

Bodrum'a yaklaşan bir sakoleva. Luigi Mayer 1776 - 1794
1934 Tarihli Fotoğraf
Demek Bodrum sakolevalara yabancı değilmiş. Ama yirminci yüzyılda durum nedir?
Bu sayfanın kapak fotoğrafı 1930'ların başı. Sakoleva görülmüyor. Başka fotoğraflarda da küçük veya büyük sakolevayla karşılaşmayınca ümidimi yitirmiştim. Meğer daha dikkatli bakmalıymışım.
Sonunda 1934 tarihli aşağıdaki fotoğrafı bir kez daha incelerken, bir karaltı dikkatimi çekti. Fotoğrafın sol alt köşesine doğru. Sadece bir direk ucu ve seren görülüyordu ama bu bir sakolevaydı. Fotoğrafın o kısmını büyüttüğümde herhangi bir kuşkuya yer kalmamıştı. Bulmuştum.
Fotoğraflarda piyade sakolevalarla karşılaşıyordum, bizde tulum yelkenli dedikleri, ama ben onlarla ilgilenmiyordum. Direği biraz daha gerideki türü arıyordum. Bu oydu. Şansıma fotoğrafa tarih de yazılmıştı: 1934. Böylece Kayık 1934 projesi doğdu.


Sol üstte 1934 tarihli fotoğra. Burada sol alt köşede bir sakoleva gözüküyor. Sağ üst bu sakoleva büyütülmüş görünümü.
Üstte sağdaki büyütülmüş kısımda sakoleva arma çok daha belli. Çapraz seren ve onu direğe bağlayan üstteki donanım gayet net. Direğe toplanmış yelken de orada. Sakoleva kıçtan kara bağlanmış.
Yanında başka serenliler de var. Onlar baştan kara yanaşmışlar. Biri kesin latin arma. Diğeriyse sakoleva ama tulum arma da olabilir.
Dik direkli sakolevanın gövdesini seçmek zor. Baş bodoslama net çıkmamış. Tırhandil başı olabilir ama sanki balta başa benziyor. Hatta fotoğrafta büyütmeden kaynaklanan bir bozulma olduğundan öne eğik çırnık başı bile olabilir.
Sakoleva Tırhandil
Sakolevamızın gövdesinden emin olamadıysak da, tarihsel ve kültürel öneminden dolayı proje kayığımızın gövdesini tırhandil olarak seçtik.
Evet, tırhandil hem Ege hem de Bodrum’da bugün en sık rastlanan geleneksel gövde tipidir ama bu şimdi. Geçmişe gittikçe daha büyük bir çeşitlilik var.
Sakoleva arma birçok farklı gövdede karşımıza çıkıyor ama bu gövde arma eşleşmeleri bazı durumlarda yörelere göre farklılık gösterebiliyor. Örneğin, Bodrum ve Oniki Adalar yöresinde çırnık ve aynakıçlar tırhandilden çok daha yaygınmış. Oysa bugün çok daha farklı bir tablo var.
Bu durumda 1930'larda sakoleva tırhandil tarihsel olarak mümkün müdür sorusunu sormamız gerekiyordu. Sorumuzu Halikarnas Balıkçısı'nın (Cevat Şakir Kabağaçlı) Yatağan adlı yelkenlisinin fotoğrafı yanıtladı.
"'Yatağan' Girit'te hız için yapılmış yedi metre uzunluğunda üç tonluk, kartal burunlu bir tırhandildi. Kırmızı fırtına yelkeni için kısaca bir sereni, alelade rüzgarlara hissa edilecek beyaz yelken için de uzun bir sereni vardı. (...) Yelken yine sakoleviydi."
Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün
Sağda görüldüğü gibi, Yatağan bir tırhandil. Armaysa sakoleva: Öne eğik bir direk ve küpeştelerin üzerine yerleştirilmiş sakoleva serenleri.
Bu sakoleva Girit'ten gelmiş olabilir ama 1930'larda Bodrum’da. Bu bize yetiyor: O tarihte Bodrum'da en az bir sakoleva tırhandil varmış.
Yatağan proje kayığımızdan ufak, yedi metre. Biz biraz büyüğünü hedefledik, on bir metre. İşte sakoleva tırhandil projemiz böyle doğdu.

Cevat Şakir ve sakoleva arma Yatağan'ı