Foto Naftotopos sitesinin arşivinden
Teknolojiye başvurmak bir tercih. Elden geldiğince az teknolojiye başvurmak, daha çok kendi bedenimizi kullanmak da başka bir tercih. Ben yaşamın bu şekilde daha keyifli olduğunu düşünenlerdenim. Aşırı teknolojinin bizden bedenlerimizi çaldığını, zihinlerimizi körelttiğini düşünüyorum.
Deneysel Denizcilik ve Laboratuvar-Kayık
Denizle çok erken yaşta tanıştım. Ve de yelkenle. İlk teknemizin makinesi güçlü değildi, sık sık yelkenle yol alırdık. Uzun yıllar denizde çalıştıktan sonra geleneksel yelken armalarıyla ilgilenmeye başladım. Randa zaten tanıdıktı. İkinci teknemiz randa yelkenli bir tırhandildi.
Daha sonra latin, pıraçera ve sakoleva armaları keşfettim. Bölgemde bunların örnekleri kalmamıştı. Yazılı kaynaklara gömüldüm. Sonunda sanırım kaynakların büyük kısmını bitirdim bitirmesine ama hâlâ bir sürü soru vardı kafamda.
İlk başta sadece meraktı. Zamanla bu kültürün niye kaybolduğunu sorgulamaya başladım. Gerekçe ekonomik gibi gözüküyor. Yine de kaybolmamaları gerektiğini ve belki başka türlü işe yarayacaklarını düşünmeye başladım. Düşünüyordum düşünmesine ama ortada bu yelkenleri deneyecek tek bir kayık bile yoktu.
Sonunda bu farklı armaları deneyecek bir kayık yapma fikri belirdi kafamda. Böylece bu armaları tanıyabilir ve işlevsel potansiyelleri varsa keşfedebilirdim. Yani öyle bir yelkenli olacaktı ki, hem bu geleneksel armaları hem de bunlarla ilgili denizciliği çalışılabilecektim. Deneysel denizcilik ve laboratuvar-kayık fikri böyle doğdu.
Laboratuvar-kayıkta farklı yelken armalarını çalışacağım. Nasıl hazırlanıyorlar, nasıl kullanıyorlar ve manevralar nasıl yapılıyor? Deneysel denizcilik ise daha farklı bir şey. Aşağıda açıklıyorum.
Randa-pıraçera armalı bir perama ve tırhandil. Foto Naftotopos sitesinin arşivinden.
Geleneksel Yelken Armaları Araştırmaları
Dört farklı geleneksel arma üzerinde yoğunlaşacağım: sakoleva, latin, pıraçera ve randa. Bunların çeşitli alt türleri de var.
İki farklı direk yeri düşündüm. Armasına göre direk yeri değişecek. Bazı armalarda direk öne eğimli de olacak. Ayrıca çarmıhların yerleri de değişecek. Bir de tabii farklı serenler, gönderler, bumbalar, gizler, gabyalar.
Amaç çeşitli seyirler yaparak bu armaları tanımak ve öğrenmek. Bu çalışmalardan gelecek verileri hem kitaplaştırmak hem de Bodrum Deniz Müzesinde araştırmacıların kullanımına sunmak istiyorum. Bu seyirler, projeyi desteklemek şartıyla dışarıdan katılımcılara da açık olacak.
İlk hedef on dokuz ve on sekizinci yüzyıllar. Antik çağ şimdilik yok ama belki bir ara tek kare yelkeni deneyebilirim. İlk başta sakolevayla başlayacağım ve ekonomik imkanım oldukça diğer armalara geçeceğim.
Girit'te 20. yüzyılın başında geleneksel kayıklar (sakolevalar). Foto İnternet'ten. Kaynağı öğrenildiğinde gerekli bilgi eklenecek.
Geleneksel Denizcilikten Deneysel Denizciliğe
Geleneksel Denizcilik sadece makinesiz değil, aynı zamanda epeyce düşük teknolojili bir denizcilik. Miş daha doğrusu. Sadece kol kuvveti kullanmaktan da bahsetmiyorum. Ondan bolca olacak, o ayrı. Zeka ve gözlem de varmış. Havayı okumak, yıldızlarla seyir yapmak, iyi gözlemci olmak gerekiyor. Yani bedene geri dönüş. Deneysel Denizcilik derken bunu kastediyorum. Eskiden deneysel değildi belki ama şimdi deneysel oluyor.
Yani son derece doğal, bedensel ve ekolojik bir denizcilik. Beni de geleneksel denizciliğin en çok bu kısmı cezbetti. İnsan bundan neredeyse altmış bin yıl önce birden fazla fiziksel sistemi bir araya getirerek denize açılmış ve bunu bedeniyle başarmış. Kendi kendine yetebilme, sorunları kendi bedeninle çözmek. Ne gerek var bunlara diyenler çıkacaktır. Bu işi yapan teknolojiler var artık. Doğru ama bedeli bedenlerimizi yitirmek.
Teknolojiye başvurmak bir tercih. Elden geldiğince az teknolojiye başvurmak, daha çok kendi bedenimizi kullanmak da başka bir tercih. Ben yaşamın bu şekilde daha keyifli olduğunu düşünenlerdenim. Aşırı teknolojinin bizden bedenlerimizi çaldığını, zihinlerimizi körelttiğini düşünüyorum.
Geleneksel denizcilik bu anlamda çok zengin bir alan sunuyor. Zihin de dahil bedeni doğayla buluşturuyor. Çeşitli seyirler yaparak bu alanı araştırmak, öğrenmek ve tanıtmak istiyorum. Deneysel denizcilik bu olacak: bedenlerimizle tanışmak, bedenlerimizle yaşamak. Doğada yaşayacağız, yön bulacağız, ellerimizi, kollarımız kullanacağız, havayı okuyacağız, kısacası hayvansal özelliklerimizle tanışacak, doğal insanlar olacağız.