top of page

Nasıl bir yelkenli yapıyorum? Merak ve Cesaretin Yelkenlisi

Ne yapmaya çalışıyorum? Bir yelkenli. Ama 1930’ların yelkenlisini. Hem gövde hem de yelken olarak. Aşağıdaki ilk fotoğraf bir filmden. O tarihlerde Bodrum’un karşısındaki İtalyan adası Kalimnos’ta çekilmiş bir filmden. Burada Yunan yelkenlilerini görüyoruz. Bodrum’da da olmuş bu yelkenliler ama kimse film çekmemiş. Hedefim sağdaki yelkenli.



Burada yelkenli sözcüğü önemli. Eskiyi canlandırmak deyince sık sık gövde geliyor akla. Yelken atlanıyor. Oysa yelkenli deyince ilk akla gelen yelken olmalı. Adı üstünde yelkenli.



Tırhandil gövde bugüne gelmiş. Ama o dönemin yelkenlerinin bilgisi bugüne ulaşmamış, kaybolmuşlar geçmişin dehlizlerinde. Fotoğraflar dışında pek kaynak yok. Bilen de yok. Herhalde ben, en azından ülkemizde, bu armaları iyi bilen nadir kişilerdenim. İşte böyle bir işe soyundum. Bilinmeyene yolculuk.

 

Sakoleva tırhandil (yapmak istediğimin adı bu) en son yüz yıl önce var olmuş. Eldeki kaynaklardan yararlanarak yapmak istediğim yelkenlinin genel armasını gösteren bazı planlar çizdim. Kayığı sardığıma göre, hiç niyetim yokken bana kalmış bir işin altından kalkmayı başardığıma göre, artık nasıl bir yelkenli tasarladığımı paylaşma zamanı geldi.




Bu ilk plan sakoleva tırhandilin en basit biçimi. Tek direk, bastonsuz. Hem yelkenli hem de yelkensiz versiyonlarını çizdim. Oranları daha rahat kavrayabilmeniz için yelkenli planlarda kıça, yine ölçekli bir çöp denizci de kondurdum. Çöp denizcim 1.75 – 1.80 boyunda.



Bu planı bir adım daha ileri götürüp bir de baston ekleyeceğim. Kayığın boyu aşağı yukarı 11.5 metre. Bastonun uzunluğu boyunun yüzde kırkı kadar olacak. Yani en az beş metre. Hiç fena bir uzunluk değil, di mi? İddialı.





Bir de gerçeğini gösteren bir fotoğraf koyayım. Sağdaki fotoğraf. Benimkinden biraz daha ufak.


Ama 1930’larda bırakmayacağım kayığın armasını. Biraz daha geriye gideceğim, 1800’lerin ikinci yarısına. Eski Bodrum fotoğraflarında o tarihlerde böyle bir yelkenli gözüküyor. Bunun için kayığın en kıçına, bodoslamanın üzerine bir direk daha eklemem gerekiyor. Evet, kıç bodoslamanın üzerine.   

 

O direği de ekleyince böyle bir şey çıkıyor ortaya. Bu armanın da daha ileri versiyonu var, daha karmaşık versiyonu, ama şimdilik o bende kalsın. Yoksa inandırıcılığı mı yitireceğim, hâlâ yitirmediysem tabii. 😊



Bu arada ekleyeyim, bu yelkenli, o zamanlarda olduğu gibi yine motorsuz olacak. Amacım o günün denizciliğini yaşamak. Niye? Bir şeyler mi kanıtlamaya çalışıyorum? Pek kanıtlamak değil de sıkılmak diyelim. Bu kadar teknoloji sıkıyor. Doğaya biraz daha eşit koşullarda, bedenimi ve aklımı biraz daha zorlayacak şekilde gitmek istiyorum. Bu kayık onun aracı, merak ve cesaretin, insanı insan yapan en önemli iki özelliğin. Hedefim, içimdeki insanı, giderek kaybolan insanı keşfetmek.



Eskiden olduğu gibi, en fazla üç, dört denizciyle, GPS’siz, telefonsuz ve diğer teknolojilerden yoksun. Aynı denizciler değiliz artık ama yine de heves edenler, o cesareti gösterecek, hafif çılgın ve meraklı arkadaşlar çıkacak diye umuyorum. Merak, unutmayalım, olayın özü. Erkek kadın fark etmiyor. Bazen de tek başıma çıkacağım. Yok artık. Hem bu yelkenliyi bir şekilde yapacaksın hem de bu armayla tek başına denize açılacaksın. Daha neler? Kesinlikle. İşte merak ve cesaret.




Denize açılma kısmını dert etmiyorum. Orada rahatım. O kayığı yapması daha zor. Benim yapıp yapamayacağımdan değil. Hayatımda ilk kez bilmediğim bir işe girip bir tırhandil sardım ya, gerisini de yaparım artık. Hele ki armasını. O benim işim. Tek şansızlığım, tek engelim kötüleşmiş ekonomi. Yani cesaret ve azim bol ama para cephesinde işler kolay değil. Neyse artık o da hallolacak bir şekilde. Siz takip etmeye devam edin. Bakın neye dönüşecek bu aşağıda son halini gördüğünüz kayık!




Peki neden böyle bir işe soyundum, neden böyle bir keşif arzusu? Düşünüyorum da, aslında soru, neden benim böyle bir işe soyunduğum değil de neden artık pek soyunmuyoruz böyle işlere olmalı. Garip olan benim böyle bir işe girmem değil, giderek daha az giriyor olmamız. Ya da girenlerin sayısının giderek azalması, giderek konfor alanlarımıza daha fazla gömülmemiz, kendimize kendi ellerimizle ve aklımızla bir şeyler yaratmak yerine bize sunulanla yetinmemiz, vasatlaşan hayata ses çıkarmamamız. İşte bunu yapıyorum, en azından benim için bu durumu değiştirecek yelkenliyi yapıyorum.

Kayık1934 - Timuçin Binder





 

113 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page