top of page
Harita_Bodrum_01A_edited.png

Kayık1934

Bir Doğala Dönüş Girişimi

motorsuz ekolojik yelkenli

T. Spratt tarafından yapılmış 1847 tarihli Birleşik Krallık Admiralti haritasında Bodrum tasviri

Doğala Dönüş Projesi - Motorsuz Ekolojik Yelkenli

"On yaşında tanıştım denizle. Yetmişler. Bodrum'da mavi yolculukların ilk yılları. ​Tenhaydı koylar, kıyılar. Ne bir tekne ne de bir insan görürdük günlerce. Ufak bir miço, çalışıyordum, yoruluyordum. 

 

​Denizde ilk gecem başaltını göstermişti babam yatmam için. Vakit gelince girdim, uzandım ranzama. O ne? Tavanla aramda on santim ya var ya yok. Sanki bir tabuttaydım.
 

Yok, dedim, olmayacak. Aldım yatağımı, çıktım güverteye, serdim her şeyi güzelce ve sonunda tekrar başımı yastığa koydum. Ve tam o sırada tepemdeki ışıl ışıl bir kubbeyi gördüm. Binlerce yıldız bana bakıyordu. Şaşkın şaşkın  seyrettim, sadece seyrettim, gözlerim kapanana kadar seyrettim. Yatış o yatış, bir daha başaltına dönmedim."         

Başaltından Güverteye - Dışarıdan İçeriden 

Dönmedim dönmemesine de, içinde büyüyeceğim, yaşayacağım dünya kocaman bir başaltıymış. Duvarlar dünyası. Odalar, binalar, kentler. Fiziksel, düşünsel, kültürel duvarlar.

O gece bir şey hissetmiştim. Başka bir dünya, farklı bir seçenek. Daha sonra da karşılaştım onunla ve her karşılaşmamda sanki beni daha engin bir şeye dönüştürüyordu. İçimdeki beni çevreme yayıyor, benden daha büyük bir şeye katıyordu.

 

Zamanla anladım. Duvarların dışına her çıktığımda aslında başka bir yere giriyordum. Farklı bir yere. Meğer o gece de başaltından dışarı çıkıp yıldızların altına uzandığımda dışarı çıkmamış, içeri girmişim. 

 

Sanırım bu proje o zaman başladı. 

Timuçin Binder Cihat Kurutaş Odysseus 1970ler

Baba oğul seferde. Cihat Kaptan (Kurutaş)

Latmos_Tanrısı

Modern Seçenek

Önüme konmuş seçeneğe bakıyorum, seçmem, itaat etmem gerekene, uygarlığa, modern yaşama. Her şeyin ve her yerin giderek birbirine benzediği yaşama. Doğallıktan kopartılmış paket faaliyetler, belli kalıplara sıkıştırılarak köreltilen yaratıcılığımız. Çalış ve harca, satın al ve sahip ol. Nesnelerle sınırlandırılmış mutluluk. Her şeyin ama her şeyin sürekli ve süratle tüketildiği bir dünya.

Tablo pek hoş değil. Hırs, bencillik, acımasız rekabet, ekonomik zorluklar, büyük gelir uçurumları, yoksulluk, savaşlar, mülteciler, etiksizlik, algısal ve düşünsel vasatlaşma. Doğal felaketlerin de dozu giderek artıyor. Yerküre kızmış bize sanki. Depremler, orman yangınları, olağanüstü iklim olayları, azalan kaynaklar, susuzluk, ekolojik yıkım, kuraklık, salgınlar, soyu tükenen ve yaşam alanları kaybolan canlılar.

On bin yıl önce başlattık bunu. Hayatlarımız kolaylaşsın diye. Kolaylaştı mı? Belki. Ama yarattığımız dünya efendimiz olup çıktı o kesin. Bizi yerküreden, asıl kaynağımızdan koparttı. Sanki hepimiz ve her şey sadece bu sistemin ayakta kalması için varız. 

 

Yüzleşmemiz gerekiyor, hatta meydan okumamız. 

Yerkürede ve Yerküreyle Yaşamak

Can sıkıcı bir tablo. Hiç mi iyi bir şey yok? Var elbette. Yaşamak güzel bir duygu. Duvarların ötesine geçtiğimizde, örneğin, kendimizi dağlara vurduğumuzda, denize açıldığımızda, bir su kenarında oturduğumuzda, ağaçların arasında dolaştığımızda, kısacası doğayla buluştuğumuzda, itirazsız hepimiz mutlu oluyoruz, kendimizi daha huzurlu ve daha güzel hissediyoruz. Kendi yarattığımız dünyada bunu yakalayamıyoruz. Neden?

Uygarlığımız sürekli çeşitli yöntemler icat ediyor mutlu olmamız için ama görünen o ki, doğada geçirdiğimiz zamanın yerini hiçbir şey tutamıyor. Belli ki doğayla aramızda, kökeni muhtemelen milyonlarca yıl geriye giden bir bağ var. Belli ki yerküreyi böyle daha sık yaşamalı, bir şekilde modern hayatlarımıza katmalıyız. Hatta belki de uygarlığımızı yeniden tasarlamalıyız.  

O bağ, işte ondan bahsediyorum, onun peşindeyim. Doğa değil o bağ, sadece doğa değil, doğal yaşamak, doğal halimize dönmek. 

Latmos_Şelale

Foto: Aşkın Karaduman. Arkadaşlar Wendy ve Shadow

Kayık_Kuşbakışı

Kendimi Değiştirebilirim - Kayık1934

Şu anda orada değiliz. Belki hiçbir zaman oraya varamayacağız. Belki bu yaşam tarzımızı her şeye rağmen ve çeşitli bahanelerle sürdürmekte ısrar edeceğiz. Yine de ümitliyim. Yerküre için, doğa için, diğer canlılar için ümitliyim. Bir gün yerküreyle ve kendimizle daha uyumlu yaşayacağımıza inanıyorum.   

 

Ama beklemek de istemiyorum. Geldiğimiz yeri yerküremiz için, doğa için ve bizim için yanlış buluyorum. O yüzden de yerküreyle büyük çelişki içindeki modern yaşam yerine, beni var etmiş o aynı yerküreyle buluşmak, onu anlamak, öğrenmek, sayesinde doğala ulaşmak ve hem onun parçası hem de elçisi olarak sürdürmek istiyorum yaşamımı.

 

Bilerek seçtim elçi sözcüğünü. Kendimi bulunmaz Hint kumaşı sandığımdan değil. Birilerinin yerkürenin ve doğanın sesi olması gerekiyor. Tek değilim herhalde ve bu sebeple benim gibi düşünenlere, hissedenlere bu kargaşanın içinde ufak bir aralık olacak bir mekân yaratmak istedim.

O mekân bu yelkenli. Bu proje, Kayık1934 projesi, her şeyden önce bu.

Foto: Çetin xxx. Kayığı inşa ettiğim zeytinlik

Nuh’un Gemisi mi? Hayır Utnapiştim,

ben Kalipso’yu reddediyorum

Nuh’un Gemisi diyor arkadaşlar? Benziyor. Ustalar daha baştan arıza çıkarınca, bana kaldı bu 11.5 metrelik kayığı yapmak. Benzerlik buraya kadar. Ne Nuh ne de onun aslı Utnapiştim mevcut düzene itiraz etmişlerdi. Sürmesinden yanaydılar.

 

Odysseus’unkine benziyor benim öyküm. Tanrıça Kalipso Odysseus’u adasına kapatmıştır. Ölümsüzlük veririm sana demiştir. Karşılığında onunla olacaktır sonsuza kadar. İstemez. Sevgili adam İthaka der. Sonunda baktı olmayacak, izin verir gitmesine. Derme çatma bir tekne yapıp tehlikeli denize atılır.

 

Kalipso’yu günümüz uygarlığına benzetiyorum. Adam da yerküre, doğa ve doğallık.

 

Kontrolden çıkmış modern uygarlığımızı sürdürülebileceğimizi sanmıyorum. Çünkü sürdürülebilirlik kavramı, sınırlı bir gezegende mirasyediler gibi yaşama fikrinden vazgeçirmiyor. Yerküre bir miras değil, varlık sebebimiz ve doğal mutluluk kaynağımız.

 

İlk önce zihinsel bir yolculuk, bir dönüşüm gerekiyor. Bizi var etmiş yerküreyle aramızdaki kökensel bağı anlamalı ve kendimizi buna göre dönüştürmeli, yeniden yaratmalıyız.

 

Ben o yolculuğun kayığını yapıyorum. Dünyayı kurtarmak gibi bir iddiam yok. Ama bir şey yapmadan da duramayacağım. Benimki ufak bir katkı. Elimden bu kadarı geliyor.

Kayık_Ustası

Kayık 1934 Projesi

Yıllarca denizde çalıştım. Keyfini bol bol sürdüm. Bu kıyılar çok daha boşken. Bu defa derdim başka: doğala dönmek, doğal yaşamak. Kayık bunun mekânı olacak. Bir tür Doğal Yaşam Evi. İlk önce kendim için, ardından ilgilenenler için.

Derdim doğaya dönüş değil. Tekrar hatırlatayım, doğala, doğal olmaya, doğamıza dönmek. Yani modern yaşamın dayattığı şart ve döngülere göre değil, yerkürede evrilmiş bedenimle ve ona göre yaşamak. Elbette doğaya, yerküremize ve ekolojik yaşamaya duyarlılığı arttırmak ve bilgilendirmek de beraberinde gelecek.

Geleneksel bir yelkenli seçtim bunun için. Yüz yıl öncenin yelkenlisini yapıyorum. Motorsuz. Neden motorsuz?  Hem doğaya en uyumlu araç hem de bedeni katıyor olaya. Bu Doğal Yaşam Evinde çeşitli seyirler, etkinlikler, ve atölyeler düzenleyeceğim, deneyimler yaşayacağım ve yaşatacağım. Farklı bir kültürün öncülüğü bir bakıma.

 

Bu arada başka hedeflerim de var. Yelken çalışmaları, araştırmalar, deneysel denizcilik, yöremizin geleneksel denizcilik kültürünün ve doğal yelkenciliğin yaşatılması. Aşağıda Projenin Hedeflerinde anlatıyorum.

Yani Kayık 1934:  

  • Ticari bir girişim değil. Sırf keyif için bir tekne yapmak da değil.

  • Bu bir doğala, yerküreye dönüş hareketi. Bir doğal yaşam, yani ekolojik yaşam projesi.

  • Yaklaşık yüz yıl önce var olmuş 12 metrelik bir yelkenliyi yeniden yaratıyorum. O günkü haliyle, motorsuz. Sadece yelkenle yol alacak.

  • Tekne ustası değilim, öyle bir niyetim de yok ama bu teknenin ustası olmak zorunda kaldım. Arkadaşların yardım ve destekleriyle yapıyorum.

  • Projemizin önemli bir kısmı bireysel desteklere dayanıyor. Çoğunluk nakit, bazen de malzeme. Bu desteklerin karşılığı projeden yararlanmak ve projeyi paylaşmak olacak.  Projeyi desteklemek istiyorsanız aşağıda daha fazla bilgi var.  

  • Proje sadece proje destekçilerine ve doğal/ekolojik yaşam bağlamında yapacağımız etkinliklere açık olacak.     

Doğala Dönüş – Doğal Yaşam

Doğaya değil, doğala dönmek. İkinci eksikse pek de anlamı yok doğaya dönmenin. Modern yaşamın rasyonel, teknolojik, ekonomik ve biraz da bencil bir bireyi olarak doğaya dönüp daha ekolojik yaşamak bana pek doğaya dönmek gibi gelmiyor. 

 

Neden doğala dönmek? İlk önce elbette verdiğim(iz) zararı en aza indirmek için. Canlı bir şey doğası gereği tüketir ve başka canlılara, başka şeylere zarar verir. Kaçınılmazdır bu. Ama bunu en aza indirmek mümkün. Oysa tam tersini yapıyoruz, doğal tüketimi kat kat aşıp bir tüketim kültürü yarattık. Doğala dönmek ilk önce bunun parçası olmayı reddetmek. 

 

Ama daha önemli bir şey var. Mutluluk. Mutlu olmak, mutlu yaşamak için doğala dönmek istiyorum. Modern yaşam nesneler üzerinden mutluluk vaat ediyor. Pek yürümüyor. Çünkü mutluluk bedenlerimiz üzerinden gelmeli. 

 

Bedenimizin doğada evrilmiş kendi süreç ve döngüleri var. Kendi doğal işleyişi var, doğada milyonlarca yıl sürmüş evrimin yarattığı bir işleyiş. İnsanın 

mutluluğu bu işleyişin bozulmamasına, buna uygun olarak yaşanmasına bağlı.

 

Burada ne sağlıklı yaşamaktan bahsediyorum ne de yüce bir güce bağlanmak veya ona ulaşmaktan. Bunlar modern yaşamın hedefi saptıran çözümleri. Çok basit bir şey diyorum mutluluk derken. Kendi bedenimin doğal dünyasına, doğal döngülerine geri dönmek ve uyumu bu şekilde yakalamak. Bedenimle ve yerküreyle. Ekolojik yaşamak bu benim için.  Devamı...

Doğaya_Dönüş

Foto: Metin Göncü. Latmos'a çıkış. 

Projenin Hedefleri

Kayık_İskele02

Projemizin ana hedefi doğal yaşamak ve buna öncülük etmek. Ama bazı yan hedeflerimiz de var. Daha fazla ayrıntı için her birinin aşağıda bağlantısı verilmiş kendi sayfasına gidebilirsiniz. Ana sayfa için Neler Yapacağız sayfasına gidiniz.

Ana Hedefimiz Ekolojik Yaşamın Tanıtılması: Ekolojik yaşam, yani doğala dönmek felsefemizi anlatmak, tartışmak ve yaşamak için kayığımızda ve kayığımızla çeşitli atölyeler ve etkinlikler düzenleyeceğiz. Devamı...

Yelken Çağı İş Kayığı Replikası: ​1850’ler ile 1930’lar arası Ege Denizciliğini temsil edecek, tam boyu 11.5 m, motorsuz ve sakoleva armalı bir yelken çağı iş kayığı yapıyorum. ​Böylece bu kültürü yansıtan bir anıt-kayık yaratmış olacağım.​ Devamı...

Geleneksel Denizcilik ve Yelken Araştırmaları: 1850-1930 dönemi denizcilik kültür ve yelkenciliğini öğrenmek ve yaşatmak için kayığımızla hem kendi armasını hem de farklı yelken armalarını kullanarak çeşitli deneysel seyirlere çıkacağız. Bunların sonuçlarını çeşitli yayın, konferans ve etkinliklerle paylaşacağız.​ Bu alanda, Bodrum Deniz Müzesiyle işbirliği içinde çalışacağız. Devamı...

Projemizi Desteklemek İçin

Öyle büyük bir birikimle başlamadım bu projeye. Hatta eksik başladım ama beklemek istemedim. ​Açığımı benim gibi hisseden insanlar destekleriyle kapatır diye düşündüm. Yanılmamışım, yerküreyi benim kadar seven ve çoğunu bu projeye kadar tanımadığım dostlar ellerinden geldiğince desteklediler. Destekçilerimizin sayısı şu anda yüzü geçti. Ama öyle bir dönemde girişmişim ki bu projeye, bir sürü beklenmedik olay oldu. İlk başta ustaların oyunu, sonra sırasıyla covid, ekonomik kriz, orman yangınları, deprem. Böylece ilk hesap epeyce şaştı ama vazgeçmedim, teslim olmadım. Devam ediyorum. Sona da yaklaştım. Tabii destekler şimdi daha da önemli oldu. 

Bağış Değil, Takas

Destekleri bağış şeklinde düşünmedim. Destekleyenler için karşılığı olsun istedim. Bir tür takas sistemi. Ne verebilirim diye düşünürken çok farklı bir yelkenlide ve doğal yaşam felsefem doğrultusunda farklı bir deneyim sunabileceğimi düşündüm. Çeşitli seyirler ve etkinlikler hazırladım. Bu etkinliklerin listesi aşağıda.  Tüm yapmanız gereken, düşündüğünüz destek oranında bir etkinlik seçmek.

Örneğin, tatile çıkacaksanız bu şekilde değerlendirebilirsiniz. Tabii doğal yaşam ve denizcilikten hoşlanmanız gerekiyor. Ya da benim gibi düşünüyorsanız, projeye çok daha fazla dahil olabilirsiniz. Kimi destekçilerimiz şimdiden çok daha fazla içine girdi projemizin. Ekolojik yaşam da bu zaten: paylaşarak yerküre üzerindeki yükümüzü azaltmak. 

Desteğiniz karşılığında ne sağlayacaksınız? 

1. Kültürel ve ekolojik bir projenin parçası olacaksınız ve adınız sitemizin destekçiler sayfasında yer alacak. Böylece araştırma, çalışma ve etkinliklerimizi desteklemiş olacaksınız. 

2. Katkınızı birçok açıdan eşi olmayan yelkenlimizin yapımında yaptıysanız, adınız, yelkenlimize yerleştireceğimiz plaketin üzerinde sonsuza kadar yer alacak.    

3. En büyük kazancınız Doğa ve Deniz Seyirlerimiz olacak. Bu daha çok bireylerin yararlanabileceği bir seçenek. Desteğinizin miktarına bağlı olarak size çeşitli seyir/etkinlik seçenekleri sunuyorum. Bunları biraz aşağıda görebilirsiniz.   

Destek Etkinliklerimiz

Destek etkinliklerimiz, karşılık geldikleri destek miktarlarıyla birlikte şöyle: Bu etkinliklere yeme-içme, Türkiye dışındaki liman ücretleri yurtdışına çıkış ve transitlog masrafları dahil değil. Otuz yaş altıysanız %50'ye kadar çıkabilen indirimlerden yararlanabilirsiniz.

Dilerseniz doğrudan Destek Sayfamıza giderek bu etkinliklerimiz hakkında çok daha ayrıntılı bilgi alabilirsiniz ve ilgileniyorsanız destek sürecinizi başlatabilirsiniz. Destek paketlerimizle ilgili daha fazla bilgi için

 

1. Sertifika + Hediye 

    ₺500

2. Kayıkta Bir Gün   

    ₺1500 (1 kişi) / ₺3000 (2 kişi)

3. Yıldız ve Mitoloji Gecesi               

    ₺3000 (1 kişi) / ₺4500 (2 kişi)

4. Kayıkta Bir Akşam Yemeği           

    ₺5000 (2 kişi)

5. Deniz ve Dağ - Yelken ve Yürüyüş

    ₺6000 (1 kişi) / ₺9000 (2 kişi)

6. Yelken, Yıldızlar ve Mitoloji

    ₺6000 (1 kişi) / ₺9000 (2 kişi)

7. Geleneksel Denizcilik

    ₺10.000 (1 kişi) / 15.000 (2 kişi)

8. Mavi Keşif 

    ₺12.000 (1 kişi) / 18.000 (2 kişi)

9. Doğala Dönüş, Ekoloji ve Felsefe

    ₺10.000 (1 kişi) / 15.000 (2 kişi)

10. Yıldız Seyri

    ₺20.000 (1 kişi) / 30.000 (2 kişi)

11. Girit Seyri

    ₺30.000 (1 kişi) / ₺45.000 (2 kişi)

12. Ege Geçişi

    ₺50.000 (1 kişi) / ₺75.000 (2 kişi)

Projenin Yaratıcısı 

Merhaba, ben Timuçin Binder. Güney Egeliyim. Bodrum'dan. Doğada büyüdüm. Buranın doğasında. 1970’lerde çocuk yaşta deniz turizmiyle, mavi yolculuk turizmiyle tanıştım. Denizcilik. Uzun bir süre. Ama ilk tek başıma olduğum yerler dağlardı. Hatta denizden biraz önce.

 

Eğitimime gelince, meraklıydım, söker sökmez okumayı hep okudum ve araştırdım. Orta, lise Bodrum devlet lisesi. Zaten başka da yoktu. Sonra üniversite, ABD. İlk önce Purdue Üniversitesi Makine Mühendisliğinde üç buçuk yıl. Sonra vazgeçip tekrar deniz. Ama olmadı, hayat beni tekrar üniversitenin kıyısına attı. Bu sefer de UC Berkeley Üniversitesi'nde antropoloji ve arkeoloji. Sevdim bu ikisini de ve mezun bu sefer bitirdim.

Çok şeyle uğraştım. Dağınığım biraz. Çeşitli meraklarım oldu, çeşitli konulara daldım ama bir merakım hiç değişmedi. Doğa. Zaten kendimi de doğa insanı, doğacı. Her zaman doğada oldum bir şekilde. O yüzden hiçbir zaman doğaya dönmek veya gitmek gibi bir derdim olmadı. 

Ama bu biraz değişti son yıllarda. Modern yaşamın getirdiği büyük değişim, doğaya, verdiği zarar ve insanların bunu sorumsuzca, hiçbir değeri, ilkeyi düşünmeden, genellikle sadece para hırsı için yapar olması beni çok rahatsız etmeye başladı.

Sonunda bir şeyler yapmaya karar verdim ve bu proje çıktı ortaya. Tek başıma giriştim buna ama sanki bir biz de oluşmaya başladı. Şu anda çok ufak. Umarım büyüyeceğiz.

Bu yelkenliyi keyif için yapmıyorum. Elbette keyif de olacaktır. Ne de olsa ilk önce yaşamak ve mutlu olmak gerekiyor. Ama amaç sadece bireysel mutluluk değil.

Bu bir doğal yaşam projesi. Hem doğal yaşamak hem de doğa için bir şeyler yapmak, olursa, insanların bir parça farklı düşünme ve yaşamalarına katkıda bulunmak. Tek başıma değil tabii. Sosyal bir proje olmayı hedefliyorum.

 

Hedef bu. Ve ben. Ben buyum. 

WhatsApp Image 2022-07-14 at 21.29_edite
bottom of page