Tırhandil
Foto Naftotopos adlı Yunan sitesinin arşivinden
Tırhandil sözcüğü Yunanca trehandiriden geliyor.
Bir görüşe göre Yunanca trekandini Türkçede tırhandile dönüşmüş. Trekandini'nin Yunanca üçe bir anlamındaki trekena'dan geldiği söyleniyor. Tartışmaya açık ama eğer tam açılımı tre kai ena ise, bunun Türkçesi "üç ve bir".
Oysa Yunanlılara göre, koşmak, koşucu vb anlamlara gelen trexo'dan türemiş trexandiri. X harfi h olarak okunuyor Yunancada. Oradan da tırhandile dönüşmesi pek zor değil; trekena-trekandini'den çok daha olası.
Bodrum'da sözcük üç farklı şekilde söyleniyor: tirandil, tırhandil, tırhandıl. İlki en yenisi. Diğer ikisi, Yunanca biçime çok daha yakın. Tırhandıl'i daha çok Girit kökenliler ve özellikle de yaşlı kuşaklar söylüyor. Bu projede tırhandili kullanıyoruz.

Bodrum limanında bir tırhandil
Tırhandil Ege Denizi’yle bütünleşmiş, Ege'nin en tanıdık ve en ünlü yerel kayığı, kayık gövdesidir. Arşiv belgelerinde ilk kez 1658’de beliriyor.
Gövde antik çağ ticari yelkenlilerini anımsatıyor. Ama kıç bodoslaması ve dümeni 1200-1300’lerden sonrasına ait olduğunu gösteriyor. Daha önce kıç dümeni yok Akdeniz'de, Kuzey Avrupa'dan geliyor.
Önemli bir dönüm noktası. Dümeni kıça bodoslamaya alınca tüm kıç tasarımı da değişiyor, güçlendirilmesi gerekiyor. Daha iyi su akışı için de değişiklikler yapılıyor ve sonunda tırhandil doğuyor. Ama kavisli başı ve borda çalımı, yani ortada suya doğru alçalması antik çağın devamı gibi.
Böyle bakıldığında iki farklı tekne yapımcılık kültürünün buluşmasını temsil ediyor: Kuzey Avrupa ve Akdeniz. Bir sentez. Bodrum da dahil tüm Ege'ye yayılıyor.

Boy boy tırhandiller. Foto Naftotopos adlı Yunan sitesinin arşivinden
Araştırmalar tırhandilin aslında daha enli ve derin olduğunu gösteriyor. Bu konudaki çalışmalarıyla bilinen Yunan araştırmacı Damianidis tırhandilin motor dönemine kadar daha derin yapıldığını söylüyor. Ulaşabildiğimiz eski fotoğraflar da bunu doğruluyor. Zaten motorun olmadığı yelken döneminde gövdelerin daha derin olması, özellikle daha açık denizde çalışan büyük yelkenliler için şart.
Bugün yaygın ama yanlış kanıya göre tırhandilin tek bir oranı olduğu da düşünülüyor. Üçe bir. Doğru değil. Çeşitliliği sevmeyen modern aklın icadı bence. İlla tek bir “doğru” boyutu olacak. Araştırmalar öyle olmadığını gösteriyor.
Üçe bir, yani %33, %30 daha çok bir üst limit. İsminin etimolojik kökeniyle de ilgisi yok. Dolayısıyla bir alt limit de var ve bu, eski fotoğraflar ve özellikle de Yunan ustalarla yapılmış çalışmalara göre %40, %45 arası.
Farklı ihtiyaçlar farklı boyutları gerektirmiş ve bu iki rakam arasında, dar ve geniş gövdeli farklı tırhandiller yapılagelmiş. Farklı boyut seçimini ihtiyaçlar kadar tırhandilin gövde boyu da belirlemiş. Büyük tırhandillerde en boy oranı üçe bire doğru gitmek zorunda kalmış gibi gözüküyor.

Muhtemelen Simi adasında bir tırhandil yapımı. Derinliği dikkat çekici. Foto Naftotopos adlı Yunan sitesinin arşivinden

Her iki tırhandil tipi de Bodrum’a gelmiş. Ama herhalde süngercilikten dolayı olsa gerek dar gövde daha çok tercih edilmiş. Tabii genel tekne yapımcılığı açısından bakıldığında aslında dar olan da o kadar dar değil. Bir yelkenli ancak dörde bir oranında olunca dar gövdeli kabul ediliyor.
Yandaki (telefonda alttaki) fotoğrafta görülen tırhandil, Bodrum'da yapılmış tırhandil gövdelerine dair tipik bir örnek.
Bodrum'da bir tırhandil denize indirilirken. Tarih 1940 veya 50'ler.
Bodrum'da bu dönemde tırhandil yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ama Cumhuriyet döneminde ilk kez 1933'de yapılıyor. Girit göçmeni Nami'nin Mehmet yapıyor. Kumbahçe mahallesinde. Başka bir Girit göçmenine, sünger tüccarı Ali Cengiz'e. Bu Türkiye'nin ilk tırhandili de olabilir. Güzel bir öyküsü var Nami'nin Mehmet'in tırhandil yapmayı öğrenmesinin ve ilk tırhandili yapmasının. En sonda bu öyküyü okuyabilirsiniz.

Bir tırhandil

Bodrum'da Kale arkasındaki tersanelerin önünde tırhandiller. 1960'ların sonu.
Ama tırhandilin Bodrum'daki başlangıç öyküsüne girdiğimizde, ki bu büyük ölçüde Türkiye'deki öyküsüdür de aynı zamanda, Ziya Güvendiren'den bahsetmek şarttır.
Nami'nin Mehmet bir süre sonra Güllük'e geçerek tekne yapımcılığını orada sürdürmüştür. Ziya Usta ise Bodrum'da kalıp birçok usta yetiştirmiş ve haklı olarak Ustaların Ustası unvanını kazanmıştır.
Onun tırhandili Nami'nin Mehmet'inkinden daha dardır. Daha üçe bire yakın boyutlarda yapmıştır. Muhtemelen Yunan ustaların Aktarma adını verdikleri tırhandili devam ettirmiştir. Bugün de Bodrum'da daha çok karşımıza çıkan bu tırhandil tipidir.
Nami'nin Mehmet Usta ve İlk Tırhandil
Nami'nin Mehmet Usta Bodrum'un Cumhuriyet dönemi ilk tekne ustası. Babası Girit Hanya'dan Nami Kaptan. Peramasıyla Girit, Pire, İskenderiye arasında seferler yapıyor, yük taşıyor.
Aile Girit'ten göçmek zorunda kalıyor. 1923-24 Mübadelesi'nden önce. Çünkü Nami’nin Mehmet 1905 Bodrum doğumlu.
Mehmet Bodrum'da büyüyor. Denize hevesli. Kendine bir tırhandil yapmak istiyor. Deniyor, baktı ki olmayacak, bu işin inceliklerini öğrenmek için kalkıp o sırada İtalyanların egemenliğindeki Kalimnos adasına gidiyor. Bodrum'un hemen karşısı.
Girit göçmeni olduğundan Yunancası var ama Kalimnoslu ustalar yüz vermiyorlar. O da gizli gizli, hatta bazen bir ağaçtan izliyor onları.
Ardından geri dönüyor ve ilk kayığını yapıyor. Babası pek beğenmiyor, mavnaya benzetiyor. Sinirlenen Mehmet bunun üzerine ateşe vermeye kalkışıyor ilk kayığını ama arkadaşları yüzdürmeye razı ediyor.
Denize inen kayık gerçekten de güzel çıkıyor, isim yapıyor. Adını Semerrei Sebat koyuyorlar. Yunanlılar da görüyor kayığı ve çok beğeniyorlar. Satın alıp yerine başkasını veriyorlar ve böylece Nami'nin Mehmet Usta'nın tekne yapımcılığı başlıyor.
Bir gün başka bir Girit göçmeni Bodrumlu girişimci Ali Cengiz, tekne yapabildiğini duyunca Mehmet Usta'dan bir tırhandil istiyor. Bodrum’da Kumbahçe mahallesinde Ali Cengiz’in evinin önünde yapıyor.
Böylece Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin ilk tırhandili yapılıyor. 10.5 metrelik Atilla 1933’te denize iniyor. Ardından çeşitli tırhandiller ve baltabaşlar yapıyor.
Bir süre sonra Güllük'te daha fazla gelecek gördüğünden orada çalışmaya başlıyor. Sonunda tamamen yerleşerek üç kuşak boyunca sürecek aile işini başlatıyor.

Nami'nin Mehmet Usta