Kayık1934'ün Nesne ve Faaliyetler Açısından EkolojikliÄŸi
Kayığımızı ekolojik yaptık da iÅŸ burada bitmiyor. Maalesef çoÄŸumuza bu kadarı yetiyor, ikinci aÅŸamaya geçmiyoruz. Bu ekolojik çevrelerde de yaygın. Oysa bir nesnenin kullanımda ekolojik olması da son derece önemli. Meselenin bu yanı daha karmaşık ve en baÅŸta hem yerküremizin hem de insanın aleyhine sinsice çalışan bir sürece karşı durması gerekiyor.
​
İlk önce basit günlük faaliyetlerimizden baÅŸlayacağım, herhangi bir yelkenlide karşılaşılacak günlük faaliyetlerden. Ardından daha karmaşık ve derin bir konuya gireceÄŸim. Modern tüketim toplumunun neredeyse en gayri ekolojik yanı olan nesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyet konusuna. Ekolojik mücadelenin asıl alanı kanımca burada olmak zorunda. Yelkenlimiz bu mücadelesini farklı bir ekokültürel habitat yaratarak, yaratmaya çalışarak yürütecek.
"Bir nesne yaparken veya bir eÅŸya satın alırken bu eylem sadece karbon veya ekolojik ayak izlerinin en aza indirilmesiyle sınırlı kalmamalı... Bir bağımlılık iliÅŸkisine mi yol açıyor, yoksa yeni kapılar mı aralıyor? ... Bir nesne veya eÅŸyadan alınan mutluluk öyle olmalı ki, kendi rolünü önemsizleÅŸtirsin, mutluluÄŸumuzun kaynağı o deÄŸil, onun üzerinden yaÅŸadığımı iliÅŸki olsun. Faaliyetlerimizde de bu ilkeye baÄŸlı kalacağız."
Teknik Nesneler Açısından
Motor yok, jeneratör de düÅŸünmüyorum. Rüzgarla yol alacak. Yelkenle ve yelkenler de, yani arma da modern olmayacak. Eski usul. Bez yelkenler, kendir halatlar, ahÅŸap makaralar.
Irgat mekanik olacak. Elektrikli araçlar zorunlu minimumda kalacak. Elektronik araçlarsa muhtemelen olmayacak. Yine de az da olsa elektriÄŸe ihtiyacımız olacak. Kayık yüz yıl öncenin yelkenlisi olacak ama katılımcılar bu zamandan. O yüzden biraz elektrik üreteceÄŸiz. GüneÅŸ panelleriyle.
​
Temel ihtiyaçlar alanında tabii bir modern tuvaletimiz olacak. Ayrıca mecburen pis su tankı. Bir de temiz su tankı. Ama ne mutlu ki, motor olmadığı için mazot tankı olmayacak.
Dolayısıyla yıllık bakım dışında karbon yükümüz epey az olacak. Az bir ÅŸey de demir atmanın getirdiÄŸi ekolojik yük ama burada da elden geldiÄŸince duyarlı olacağım.
Yeme İçme ve Günlük İhtiyaçlar Açısından

Mavi Yolculuk gezilerinde yeme içme bir zamanlar çok daha doÄŸal düzeydeydi. Henüz bir prestij sembolüne ve tüketim aracına dönüÅŸmemiÅŸti deniz gezileri.
Gelelim yeme içme ve günlük faaliyetlere. Aşırı su tüketimi, ses ve ışık kirliliÄŸi olmayacak. Çevreye ve o çevreyi paylaÅŸtığımız diÄŸer canlılara saygı. İlk önce onların yaÅŸam alanı gideceÄŸimiz yerler.
Yeme içme de önemli. Ayarı kaçırmamak gerek. Hem tüketilen malzeme açısından hem de atık olarak. Son zamanlarda yeme içme alışkanlıklarımız karnımızı doyurma ve biraz da keyif almanın çok ötesine geçip bir hava atma faaliyetine dönüÅŸtü. Yani gösteriÅŸçi tüketime hayır. İsraf ve atığı arttırıyor.
Biz de diÄŸer canlılar gibi bedensel atık üretiyoruz. Kaçınılmaz. Ama bunu arttıran sosyal ve kültürel alışkanlıklarımızı sınırlayabilir, tüketimimizi daha doÄŸal düzeyde tutabiliriz. Miktar
önemli. Abartmaya gerek yok. Yerel ve mevsimsel kalmak da önemli. Burada çizgi nerede bilemiyorum. Åžimdilik elden geldiÄŸince yerel diyorum.
Ekolojik Faaliyet ve Kullanım Açısından
Åžimdi günlük ihtiyaç temelli nesne ve faaliyetlerden diÄŸer daha seçime dayanan faaliyetlere ve daha da önemlisi zararı ve olumsuzu azaltmaktan yararı ve olumluyu arttırmaya geçelim.
Bir önceki Motorsuz Ekolojik Yelkenli giriÅŸ sayfasında belirttiÄŸim gibi, ekoloji deyince aklımıza hemen doÄŸa ve onunla uyumlu olmak, ona en az zararı vererek yaÅŸamak geliyor. Kısmen doÄŸru diyebiliriz, eÄŸer doÄŸa yerine habitat kavramını koyarsak. Aynı ÅŸey deÄŸil mi? Tam deÄŸil.
Ekoloji canlıların habitatlarıyla iliÅŸkilerini inceler; canlı habitat iliÅŸkisidir. Bu iliÅŸkiler karşılıklı etkileÅŸimlerle yürür ve uzun vadede her zaman bir deÄŸiÅŸim söz konusudur ama kısa vadede dinamik, yani yine sürekli deÄŸiÅŸen ama görece deÄŸiÅŸmiyormuÅŸ izlenimi veren dengeler vardır. Sanki her ÅŸey dengedeymiÅŸ gibi gözükür. Buna bakıp bir uyum olduÄŸunu söyleriz. Oysa zaman içinde deÄŸiÅŸen bir akış vardır. Dolayısıyla, her habitat sonsuza kadar aynı kalmasa da görece kısa sürelerde gözlemlenebilecek bir doÄŸal iÅŸleyiÅŸi vardır.
Ekolojik olmak bu iliÅŸkileri anlamak ve elden geldiÄŸince bunlarla uyum içinde yaÅŸamaktır. Yani var olduÄŸun habitatın bu dinamik iÅŸleyiÅŸlerini bozmadan ve akışa uyarak yaÅŸamak, sürdürmek.​
Tanım bu olunca, ekolojik faaliyet veya bir nesnenin ekolojik kullanımının ne olması gerektiÄŸi de netleÅŸiyor. Bir nesne ekolojik yapılabilir ama ekolojik kullanılmayabilir. Ekolojik olması için bu ikisinin de olması gerekiyor.
Binanızı ekolojik yaptınız, karbon ayak izini ve diÄŸer tüm izleri dikkate aldınız ama sonra öyle faaliyetler yapmaya baÅŸladınız ki, kullandığınız ürünlerin bir kısmı Afrika'dan, bir kısmı da Uzak DoÄŸu'dan, içeride aşırı enerji tüketen teknolojilerle destekli faaliyetler, binanıza sık sık gelip giden kitlenin profili de keza öyle, dünyanın içine eden iÅŸlerle uÄŸraşıyorlar, sonunda iz miz kalmaz, hepsi tavan yapar ve bu bina da ekolojik olmaz. Ne kadar geri dönüÅŸtürülmüÅŸ bardak kullanırsanız kullanın.
Faaliyetin Nesneleşmesi (ve Metalaşması)
Bir süredir çok daha sinsi bir geliÅŸme var modern dünyada: Faaliyetlerin nesneleÅŸtirilmesi. ÖrneÄŸin, turizm, seyahat, eÄŸlence, yeme-içme vb gibi kâr amaçlı nesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyetler giderek yayılıyorlar. Tam olarak ne demek istiyorum burada?

İnsan yapımı nesneyi faaliyetten ayıran en önemli özellik nesnenin kalıpsallığıdır. Belli bir iÅŸlev için olduÄŸundan sınırları bellidir. Faaliyet kalıpsal deÄŸildir. Belli bir iÅŸlev için olsa bile o iÅŸlevden çok farklı bir ÅŸeye dönüÅŸtürülebilir. Nesne gibi kalıpsal sınırları yoktur. Bir nesneyi tasarlandığı ÅŸeyin dışında kullanmak genelde pek mümkün deÄŸildir; ancak olaÄŸan dışı hallerde ve zorlukla yapılabilir. Faaliyet böyle deÄŸildir, tamamen farklı bir amaca dönüÅŸtürülebilir.
Faaliyetin nesneleÅŸtirilmesi dediÄŸim süreç tam da bunu deÄŸiÅŸtirir. Buna faaliyet denebilir mi, tartışılır. Ama gerçek bir nesne de deÄŸildir. İkisinin arası, faaliyet görünümlü nesnedir bu yeni faaliyet türü. ​ÇeÅŸitli özelliklerle gelir. Ekolojik tartışma açısından önemli olduklarından çok kısaca sıralayayım bunları. ​
-
Paraya dönüÅŸtürülebilir. KiÅŸi parasını ödeyerek belli kalıplar içinde tasarlanmış bir faaliyet satın alabilir.
-
NesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyetlerin neredeyse tamamı kapitalizmin stresli iÅŸ ve yaÅŸam koÅŸullarının etkisini azaltmaya yöneliktir. Bu bir iyi niyet sonucu ortaya çıkmamıştır. Kapitalist burada kazançlı bir sektör, insanların eziyetini paraya çevirme fırsatı görmüÅŸtür. ​
-
NesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyet kalıpsal, tektipleÅŸtirici, vasatlaÅŸtırıcı ve bireyselliÄŸi özendiricidir. Yaratıcılık, özgünlük ve kendiliÄŸindenlik sınırlandırılmıştır. Kalıpsal olduklarından bir virüs gibi süratle çoÄŸalabilir, bir kültürden diÄŸerine rahatlıkla geçebilirler.
-
Bu faaliyetler gösteriÅŸçi tüketim nesnesi olarak sunulurlar. Aslında kitlesel niteliklerinden dolayı gösteriÅŸçi tüketim nesnesi olmamalıdırlar. Normalde herkesin ulaÅŸabildiÄŸi bir faaliyet gösteriÅŸe yaramaz. Ama ilginç olan da budur: NesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyet böyle bir duygu yaratma kapasitesiyle gelir. Bu kısmen veya tamamen yanıltıcı ve kafa karıştırıcı reklam kampanyalarıyla baÅŸarılır.
Kapitalist Tüketim Kültürünün Yeni TaktiÄŸi: Keyif Bağımlılığı
Gelelim nesneleÅŸtirilmiÅŸ faaliyetin en önemli özelliÄŸine: Bedensel keyif süreçlerimizi, yani bedenimizin keyif hissetmeyi saÄŸlayan biyokimyasal süreçlerini tetikleyerek bizi daha fazla tüketmeye teÅŸvik ederler. Bu pek de etik bir eylem deÄŸildir. Bedenimizin binlerce yıl doÄŸal habitatlarda evrilmiÅŸ biyokimyasal süreçleri farklı bir amaç için kandırılmaktadır. Bedenimize keyif duygusu veren renkler, kokular, görüntüler, davranışlar vs'nin kullanılmasıyla daha fazla tüketime yöneltiliriz.
Bu sırada keyif dediÄŸimiz ÅŸeyin iÅŸlevi de sekteye uÄŸrar. Çevremizde olumlu olanı ayırt etme aracımız olan keyif bu kadar sık kullanılınca, sonunda araç olmaktan çıkar bir amaca dönüÅŸür. Böylece faaliyetin içeriÄŸi önemini yitirir, sadece keyif almadan gelen tatmin öne çıkar. Bir bağımlılık iliÅŸkisi doÄŸar ve herhangi bir uyuÅŸturucu gibi aranılır olur.​​​
Modern yaÅŸamın kapitalist tüketim kültürü buna dayanmaktadır. Keyif duygusunun faaliyetin kendisinden sadece kültürel deÄŸil, biyokimyasal anlamda da kopartılarak alınıp satılabilen bir metaya dönüÅŸtürülmesi artık olumluyu olumsuzdan ayırmamızı da olanaksızlaÅŸtırmıştır. Keyif almaya bağımlı kılınmış modern insan için, dozunu aldığı sürece bunu saÄŸlayan faaliyet veya eylemin ne olduÄŸunun bir önemi kalmamıştır. Bu son derece tehlikeli bir geliÅŸmedir. Zaman içinde modern insanın kendisini de nesneleÅŸtirir, ki bu süreç kısmen baÅŸlamıştır.​​​​
Ekolojik Faaliyet
​​​​Sorunu kavrayınca çözüm de kendini belli ediyor. Ekolojik olmaları için faaliyetlerimizin nesneleÅŸmesini engelleyeceÄŸiz. Çünkü nesneleÅŸmiÅŸ faaliyetler doÄŸrudan tüketimi tetikliyor ve bu da enerji ve atık artışı demek. Ama iÅŸ orada bitmiyor, alan iÅŸgali de artıyor; diÄŸer canlıların yaÅŸam alanlarından çalıyoruz. Çünkü faaliyetlerin bile nesneleÅŸtiÄŸi bir dünyada enerji kadar alan ihtiyacı da giderek artıyor. Ve tabii son olarak da giderek insanın kendisi bozuluyor, hatta nesneleÅŸiyor. Tüketici bir özne olarak bir kapitalizm nesnesine dönüÅŸüyor. İnsanken tüketici, özneyken nesne oluyor.

Kayığımızın Faaliyetlerinin Ekolojik Katkısı
Kayığımızın Paylaşılan Bir Nesne Olarak Ekolojik Katkısı
Ekolojik olmak, olumsuzu azaltmak kadar olumluyu da arttırmak ya da olumsuzu olumluya dönüÅŸtürmenin yolunu bulmak da olmalı. ​Ekolojik olmak sadece zararın azaltıldığı pasif bir eylem deÄŸil, yararın da artırıldığı aktif bir eylem olmalı.
​
Bir nesnenin aşırı enerji tüketimi ve atık yaratması sorunlarını artık yeterince farkındayız. Bunu önemsemiyorsak bu bizim ne kadar etik olup olmadığımızla ilgili bir durum. Buna ek, sık sık gözden kaçan üç ekolojik sorun daha olduÄŸunu belirtmiÅŸtim Motorsuz Ekolojik Yelkenli giriÅŸ sayfasında: ölçek, yer kaplama ve insan mutluluÄŸu.
Her nesne bir yer tutar. ÖrneÄŸin, bir arabanız varsa bir yer kaplar. Sadece kullanmadığınızda deÄŸil, kullanırken de. Onun için yollar ve park yerleri gibi alanlar yapılır. Bunların hepsi enerji ve atık demektir ama bir de yer iÅŸgali ve kalabalıklaÅŸmadır. KalabalıklaÅŸma da bir ekolojik olumsuzluktur ve sadece insan nüfusunun artışıyla olmaz. Nesneler de kalabalıklaÅŸmanın insan kadar önemli bir öÄŸesidir. Nesnelerin kapladıkları alan da diÄŸer canlıların alanlarından gelir. Bu durumu nasıl çözebiliriz, bununla nasıl uzlaÅŸabiliriz?​​​​
​​Nesnelere ihtiyacımız var. Özellikle de bu kadar kalabalık topluluklarda yaÅŸamak için. Ama aşırı üretimi yine de sınırlayabiliriz. Evet, tüketim deÄŸil, üretim dedim. Aşırı tüketim aynı zamanda aşırı üretimdir. Bir ÅŸeyi satın alırken olduÄŸu gibi bir ÅŸeyi üretirken de bu ne kadar gerekli diye sormalıyız. ​Bu sorunun yanıtı zor. Herkes kendine göre bir gereklilik icat edebilir ve dürüst deÄŸilseniz bunun tartışması uzar da uzar. Ben bu proje için ÅŸöyle yanıtladım bu soruyu:
​
Bu yelkenliyi yapıyorum. Bu nesneyi ya tek başıma kullanabilirim ya da paylaÅŸabilirim. EÄŸer paylaşırsam bu yelkenlinin faaliyetlerinden daha çok kiÅŸi yararlanacak veya keyif alacak. Bu durumda, sırf yararlanan kiÅŸi sayısı açısından baktığımızdan bu nesnenin, yani yelkenlimizin birey veya faaliyet başına ekolojik yükü onu paylaÅŸmamdan dolayı azalacaktır.
​​
Ben de baÅŸtan beri kayığımızı, yelkenlimizi tam da böyle bir nesne olarak düÅŸündüm. Ortak kullanılan, paylaşılan, birlikte keyif alınan bir nesne. Ufak bir habitat olarak eÅŸ derecede ufak bir topluluÄŸa karşılık gelen ve dolayısıyla da daha ekolojik bir nesne. ​​

Denize indikten sonra yukarıdakine benzer kendi fotoğrafımıza koyana kadar bizim faaliyetlerimize benzer bu fotoyu bulduk. Foto Luca Franzi. .
Kayığımızın Bir Habitat Olarak Ekolojik Katkısı
Elbette faaliyetlerimizde enerji tüketimine ve atık miktarına dikkat edeceÄŸiz. Ama bu sorunun en kolay kısmı. Aynı zamanda en zor kısmı da, eÄŸer bu ikisinin sebep deÄŸil sonuç olduklarını göremezsek, sanki çözüm sadece bunlardan ibaretmiÅŸ gibi takılıp kalırsak. Yok, eÄŸer görürsek, o zaman asıl hedefimizin insan olduÄŸunu kavrarız. Enerji tüketimini de atığı da yaratan insandır.
Çok güzel ama tam bu da deÄŸil. Bir önemli ayrıntı daha var. Bu insan bir habitatın, bir yaÅŸam alanının içinde ve bu kendi kurduÄŸu bir habitat, doÄŸal olarak yerkürede var olmayan yapay bir habitat. İnsan ürünü kocaman bir nesne ve insan, yani modern insan bu habitatla etkileÅŸimde, tüm olumlu ve olumsuz davranış kalıpları bu etkileÅŸimlerin sonucu. Ama bu yapay habitat tek büyük bir parça deÄŸil, içinde çeÅŸitli ölçeklerde birçok baÅŸka habitat da var.
Dolayısıyla, insanı, modern düÅŸüncenin bize dayattığı soyut bir insan kavramı üzerinden deÄŸil, bir habitatla ayrılmaz iliÅŸki içinde olan bir insan kavramı üzerinden düÅŸünmemiz gerekiyor. Yani sadece insana deÄŸil, parçası olduÄŸu habitatın kendisine de yoÄŸunlaÅŸmalıyız.

Eski Bodrum yelkenlilerinden, motorsuz bir iş kayığı
Bu binlerce yıl önce kurduÄŸumuz yapay habitat nesne ve teknolojisine baktığımızda, bugün gelinen noktada modern insanın mutsuzluk sorunuyla, yapay habitatlarımızın son versiyonu olan kapitalist modern versiyonun yarattığı daimi stresli hayatla karşılaşıyoruz. EÄŸer bir ekolojik giriÅŸim bu konuya el atmıyor ve yaptığı veya kullandığı nesnenin faaliyetlerinde bu sorunu çözecek bir giriÅŸimde bulunmuyorsa kesinlikle ekolojik bir giriÅŸim deÄŸildir.
Modern insanın sorunu, eÄŸleneceÄŸi ve modern tüketim alışkanlıklarını aynen sürdüreceÄŸi boÅŸ zamanının olmaması deÄŸil. Modern habitat yeterince boÅŸ zaman saÄŸlıyor, saÄŸlaması gerekiyor. Sorun, bu boÅŸ zamanda kullandığı nesne ve faaliyetlerin modern bireyi bu stresli habitata daha da fazla baÄŸlaması. Böylece sisteme köleliÄŸi sürüyor. Bu boÅŸ zaman faaliyetlerinden biri de modern turizm.
​Bir nesne olarak kayığımız, yelkenlimiz modern yaÅŸama mahkum olmamamızı önleyemez. Ama en azından modern yaÅŸamın bize bıraktığı boÅŸ zamanımızı doÄŸallığımızla uyum içinde, en az stresle yaÅŸayacağımız bir nefes alanı sunabilir, zihinsel ve bedensel doÄŸal döngülerimizle baÅŸ baÅŸa kalabileceÄŸimiz bir nefes alanı.
Neden bahsediyorum doÄŸallık derken? Bedensel katılım, özgünlük, tektipleÅŸmemek, yüz yüze etkileÅŸim, toplu zaman geçirme, beraber çalışma, bireyselleÅŸmek yerine topluluk ruhu oluÅŸturmak, parayı ve modern teknolojiyi en aza indirmek, modern kültürün nesneleÅŸmeyi ve gösteriÅŸçi tüketimi teÅŸvik eden pratiklerinden uzak durmak. Kısacası insanı evrildiÄŸi doÄŸal süreç ve sınırlarına, evrildiÄŸi yaÅŸama ÅŸekline geri çekmek, doÄŸallaÅŸmak.
​​​
İşte ekolojik mutluluk tam da bu ve doÄŸallık da bizi bu mutluluÄŸa ulaÅŸtıracak yaÅŸama ÅŸekli, bir ekokültürel habitat oluÅŸturma giriÅŸimi. EÄŸer herhangi bir faaliyet ekolojik olacaksa nihai hedefi tam da bu olmalı. Aksi takdirde bu boÅŸluÄŸu nesneler ve onların tüketimi doldurmaya devam edecektir. Kayık1934'de tam da bunu yapacak, böyle bir ekokültürel habitat yaratacak, modern yapay habitatın stresli dünyasında farklı bir nefes alanı oluÅŸturacağız. Ama kolay bir dönüÅŸüm deÄŸil bu. Bize dayatılmış olumsuz ve var olan tüketim kültürüne bağımlı kalmamızı saÄŸlayan davranış kalıplarımızı deÄŸiÅŸtirmemiz gerekecek. Bir ekokültürel proje olarak Kayık1934 bunu saÄŸlamak için yola koyuldu. Bu konuyla ilgili uygulamanın ayrıntılarını Ekokültürel Habitat - Uygulama sayfasında görebilirsiniz. ​​​
