"Doğaya ve yerküremize en az zararı vermek için yerel ağaç kullandık. Enerji tüketimine dikkat ettik, dolayısıyla daha ilkel yöntemlerle çalıştık ama en önemlisi doğaya yükü/zararı daha fazla olan modern malzemeden uzak durmaya çalıştık. Sonuçta tekne yapımcısı değiliz, kapitalistçe bir yaklaşım içinde olmamıza gerek yoktu. Ya ekolojik ya da kapitalist olacaktık, seçim bu aslında."
Nesne Üretiminin Ekolojik Sonuçları
Her canlı gibi biz de ihtiyaçlarımız için yerküremizin/gezegenimizin doğal habitatlarında var olandan yararlanıyoruz. Yerküre bununla baş edebildiği sürece sorun yok. Ama belli bir eşikten sonra bu kaybı yeterince süratle yerine koyamayabilir. İşte sorun da burada başlıyor.
İnsan şöyle farklı. Sadece bulduğumuzu kullanmıyoruz. Ağaç gibi, taş gibi. Kimyasal yollarla başka maddelere, yerkürede doğal olarak bulunmayan maddelere dönüştürüyoruz. Bunların bir kısmı biz ve diğer canlılar için öldürücü, en hafifinden sağlımızı bozan maddeler.
Bu ürünlerin olumsuz sonuçları bir yana, bir de bu üretimin karmaşıklığının getirdiği enerji ve soğutma ihtiyaçları var. Bu ikisine ek bir de atmosfer sıcaklığını arttırıcı ve dönüştürmesi zor atık sorunuyla uğraşmak zorundayız. Bir de ileri teknolojinin getirdiği enerji tüketimi artışı ve bunların imalatının ihtiyacı olan hammaddeler var. Tabii bu süreçler sırasında doğal alanları yok etmemiz de ayrı bir sorun.
Sadece alanla kalsa iyi, bir de bu alanlardaki canlıları ya yok ediyoruz ya da başka alanlara zorluyoruz ve bu da yerküremizdeki biyolojik çeşitliliği azaltıyor. Biyolojik çeşitlilik canlılığın özü, en önemli itici gücü. Yaşamın sağlıklı gelişimi biyolojik çeşitliliğe bağlı.

Kayığımızda yerel ağaçlar ve geleneksel teknikler kullanıyoruz.
Kayığımızın Yapımının Ekolojik Yükü
Kayığımız 12 metrelik bir geleneksel yelkenli ve geleneksel yöntemlerle inşa ediyoruz. Yapım aşamasında ekolojik ve karbon ayak izlerini arttıran başlıca kalem enerji tüketimimiz oldu.
Hammaddemiz ağaç. Yerel ağaçları kullandık, enerji tüketimini ve dolayısıyla karbon ayak izini arttıran ithal ağaçlardan uzak durduk. Yığma yöntemiyle yaptığımız için kontrplak gibi teknoloji ürünü ahşap malzeme kullanmıyoruz. Sonuçta bunların üretimi de enerji gerektiriyor. En büyük tüketimimiz, ağaç kesim ve taşınmasından doğan enerji tüketimi oldu. Kurutmayı da açık hava kurutması şeklinde yaptık. Yani enerji ihtiyacımız olmadı.
Elektriksiz ve elektrikli el aletleri kullanıyoruz. Bir tek postaların yapımında hızar vb büyük atölye aletleri kullanıldı. Ondan sonra her şey el aletleriyle yapıldı. Bol insan enerjisi yani. Baş bodoslama hariç lamine yöntemi kullanmadığımız için tutkal ihtiyacımız da az oldu. Epoksi gibi ileri teknoloji ürünlerineyse hiç girmedik.
.jpeg)
Son ağaçlarımız doğal şekilde kururken
Ama tamamen tutkalsız çalışmıyoruz. Şöyle ki, ağaç sonuçta bir canlı. Onları kesip, yani öldürüp kendi ihtiyaçlarımız için kullanıyoruz. Diğer seçenek inorganik ürünler kullanmak ama onların üretimi daha da fazla canlının yok olmasına sebep oluyor. Bu ekolojik etik ikilemini aşmanın yolu sonuçta nesne yapımından uzak durmak ama o da artık pek günümüzde mümkün olmayan ütopik bir çözüm. O zaman tek bir seçenek kalıyor: Gereksiz nesne üretiminden uzak kalmak ve üretim sırasında israfı en aza indirmek.
Gereksiz nesne üretimine Faaliyetleriyle Ekolojik/Doğal Yelkenli bölümünde giriyorum. İsrafa gelince, tekne yapımcılarının fire dediği ve yüzde kırklara kadar yükselttikleri rakamı epeyce düşürdük. Ustaların estetik açıdan kötü ağaç olarak bir kenara ayırdıklarını bile kullandık. Diğer yandan da kesim sırasında açığa çıkan büyük küçük, ince kalın, düzgün olmayan tüm parçaları sakladık ve bunları birbirlerine kavele tekniğiyle yapıştırarak çok güçlü olmaları gerekmeyen yerlerde kullandık. Ana tutkal ihtiyacımız burada oldu. Böylece geleneksel tekne yapımından doğan israfını epeyce düşürdük.


İlla en modern malzemeyi seçmiyoruz. İkinci el ve işimizi gördüğü sürece daha basit malzeme kullanıyoruz. Örneğin, arma yapımında birçok yerde çoğumuzun ilgilenmeyeceği kendir halatlar kullanacağız. Makaralarımız ahşaptan kendi ürünümüz olacak. Yelkenimiz bezden. Kayığımızın boyasının da son teknoloji ürünü olması gerekmiyor. Hele vernik hiç olmayacak ama zaten yokmuş da yüz yıl önce.
Bu bir klasik yelkenli değil, geleneksel yelkenli. Yani prestij sembolü değil. Doğa ve yerküre için daha az prestijle yaşayabiliriz.