En son ana postaları/eğrileri bitirmiştik. İki bodoslama arasında toplam on postamız olmuştu. Ama aşağıdaki fotoğraflarda görüldüğü gibi, her iki posta arasına iki posta daha gelmesi gerekiyor. Yerleri hazır. Bir de her iki bodoslamaya eklenecek çok daha ufak postalar var. Yani daha epey posta var yapılması gereken.

Ara postalar ana postalardan farklı yapılıyor. Ana postaların biçimleri yarım modelin üzerinde belirlendikten sonra bunlar salanın üzerine taşınmış ve burada bire bir boyutlarda şablonları çıkartılmıştı. Ardından bu şablonlardan gerçek postalar yapılarak omurga üzerindeki yerlerine yerleştirilmiştiler.
Ara postalar için artık bu işe gerek yok. Onların ölçüleri salada çıkartılmıyor, ortaya çıkmış gövdenin iskeletinden alınıyor. Ama bunu yapabilmek için ilk önce forma çekilmesi gerekiyor.

Forma çekmek, tüm postaları baş bodoslamadan kıç bodoslamaya çıtalarla birbirlerine bağlamak demek. Bu çıtalar omurganın biraz üstünden başlayarak kayığın en üst son hattına, yani küpeşteye kadar en az dört, beş sıra çekiliyor.

İki sebeple çekiliyor forma. Birincisi, ana postaların birbirleriyle uyumlu olup olmadığı görülüyor. Sorun varsa bu aşamada gerekli düzeltmeler yapılıyor. İkincisi, bir yüzey yaratılmış oluyor ve bu yüzey diğer postaların biçimlerinin belirlenmesinde kullanılıyor. Nasıl?

İlk önce omurga boyunca uzatılmış forma çıtalarının üzerlerine, bu sefer de posta yataklarından başlayıp diklemesine en son forma çıtasına kadar giden posta çıtaları çakılıyor. Forma çıtalarına çakılan bu posta çıtaları oralara gelecek gerçek postaların şablonları oluyor. Bundan sonraki aşama bu şablonun ölçülerini içeriye atölyeye aktarıp aslını yapmak.
Bunun için omurganın merkez çizgisinden en üstteki forma çıtasına düz bir tahta uzatılıyor. Biraz enli olması gerek bu tahtanın, çünkü üzerine ucu sivri ufak çıtalar çakılacak. Bu çıtaların sivri uçları posta çıtasına temas ettiriliyor. Bu şekilde tepeye kadar aralıklarla çakılan bu çıtalar sayesinde postanın biçimi çıkartılıyor.

Aynı işlem hemen yandaki diğer ara posta için de yapılıyor. Bu sayede iki ana postanın arasındaki ara postalar aynı anda tamamlanmış oluyor.

İşlem bitince bu çiftli şablon aktarma düzeneği içeri götürülüyor ve bu şablonlardan asıl postalar yapılıyor. Sonra da bunlar getirilip yerlerine yerleştiriliyor.
Fotoğraflarda dikkat ederseniz her posta farklı. Bu kayıkları genelde hep deniz üzerinde gördüğümüzden, su üstü görünümleri daha çok yerleşir kafamıza. O yüzden de tırhandili genelde sadece baş ve kış bodoslamalarına bakarak tanımlarız.

Oysa su altı kesimi çok daha önemlidir ve bu bodoslamalara bakarken unutulan en önemli kısım tırhandilin karnı, gövdesinin karınlı olmasıdır. Yani su altı hacminin, tırhandili tırhandil yapan çizgilerle iki bodoslama arasında dağıtılmasıdır.
Bu dağıtım, postalarla sağlanır. Postalarla oynayarak suyun temas edeceği yüzeyi öyle ayarlarsınız ki, bir yandan suyun baştan kıça arzuladığınız gibi akmasını sağlarken, diğer yandan da bu yüzeyi belli yerlerde şişirerek oralarda suyun kaldırma gücünü daha etkili kılarsınız. Böylece kayık daha az yalpaya düşer ya da daha az baş-kıç yapar, nasıl davranmasını istiyorsanız.
Örneğin, eğer kayığınızda motor varsa, bunun yaratacağı bir ağırlık söz konusudur ve bu yüzden bu bölgeyi biraz daha şişirip orada suyun kaldırma gücünü arttırmanız gerekecektir.

Ya da kıçın daha az batmasını tercih ediyorsanız, buradaki postaları genişletirsiniz. Ama tabii her gövdenin kendine göre çizgileri olduğunu unutmamak gerek. Örneğin, tırhandilin kıçındaki postaları çok fazla şişirirseniz kıçta çok daha fazla kaldırma gücü sağlarsınız ama o gövde artık tırhandil değil, başka bir şey olacaktır.
Ya da gövdenin karnını daha düzgün bir eğriye dönüştürerek akışın gövdeden koptuğu noktanın daha erken veya geç gerçekleşmesini sağlayabilirsiniz. Burada bilimsel açıdan en ideal biçimi de yakalayabilirsiniz ama o zaman o gövdenin türü değişir. Örneğin, tırhandil karınlı olduğundan, o kopma noktası daha erkendir. Arzulanan, bu kopmanın mümkün olduğunca geç gerçekleşmesidir ve karını daha ufaltarak ya da daha düzgün bir eğriye dönüştürerek bu sağlanabilir ama o zaman ortaya çıkan gövde tırhandil değil, başka bir şey olur. Yine de sırf baş ve kıç bodoslamaların biçimlerinden dolayı bu gövde tırhandil olarak tanımlanacaktır. Oysa tırhandili tırhandil yapan en önemli özellik kaybolmuş ve değiştirilmiştir. Burada elbette tek bir oran değil, bir aralık söz konusudur. O aralıkta kalındığı sürece o gövde tirhandill özelliğini korur.
Kayık 1934 projesinin deneysel çalışmalarının bir kısmını da Ege’nin bu en özgün gövdesiyle ilgili bu tür soruları yanıtlamak, bunlara kafa yormak oluşturacak. Bu bir maket yaparak su tankı testleriyle de araştırılabilir. Ama biz bu amaçla çeşitli seyirler düzenleyerek bir de tırhandil gövde biçiminin çeşitli yelken armalarıyla tepkilerini araştırıp diğer araştırmacılar için kayda geçireceğiz. Eğer başarılı olursak, kim bilir ileride başka gövdelerle de yapabiliriz bu çalışmaları. Bu da tabii bir parça da alacağımız desteğe bağlı.
Bu arada projemizi desteklemek isterseniz, şu anda Fongogo kitlesel fonlama sitesinde bir destek kampanyası yürütüyoruz. Oradan bizi bağışlarınızla destekleyebilir, böylece bu çalışmalarda sizin de payınız, sizin de adınız olabilir. Az veya çok önemli olması da önemli değil. Sonuçta bu kampanyanın ana fikri, küçük desteklerle büyük sonuçların gerçekleşmesi. https://fongogo.com/Project/kayik-1934
15.01.2021
Comments